Bu desen, iki kişilik bir şiire misafir olmamla ortaya çıktı, iki sevdiğim kadının karşılıklı yazdıkları -ya da konuştukları mı demeli- bir şiir. Sevgili Aslı Serin ve Birhan Keskin'in
http://www.anitsayac.com üzerine yazdıklarını okuduktan sonra böyle bir şey çıktı kalemimden. Tabi o zaman en son kıtası daha yazılmamıştı, ve daha Özgecan vahşice katledilmemişti. Günlerdir hem yas tutuyoruz hem isyan ediyoruz. Bugün her bir günü diğerine ekleyerek biriktirdiğimiz öfkemiz, isyanımız şiirde, resimde, sokakta, her yerde!
"ölülerimizi sık kullanılanlara ekliyoruz
ölülerimize ölülerimiz ekliyoruz.
şans eseri yazmıyorsa adımız bir sayaçta
birhan, ben bunu hep 'antisayaç' olarak okudum
yani sayılamayan, sayılmasın hiç aman
sahi biz kaç darbeden sonra ölülerimiz oluyoruz."
Bir kadın, 20 yaşında, üniversite öğrencisi, üç erkek, bıçakladı, öldürdü, yaktı, dereye attı. #ÖzgecanAslan
Bir kadın daha, bir kadın daha!..
Erkekler tecavüz etti,
öldürdü,
yaktı,
dereye attı.
Bir
kadın
daha!..
Bazen boğazına bir yumru gelir oturur, ve ne yapacağını bilmez bir halde kaleme sarılırsın. Kimi zaman kelimelere dökersin içini, kimi zaman da desenlere. Sonra bir bakarsın yaptığın şey senin gibi dertlenen insanlara değmiş, hislerine kelam olmuş; böyle böyle paylaşıldıkça boğazındaki o yumru da azalmış. Çünkü insanın ağusunu insan alır, ve acılar paylaştıkça azalıp umut yeşerir..
Dün Yırca'da 6 bin tane zeytin ağacı bir termik santral uğruna katledildi, dile kolay 6 bin! Köylülerin evlatlarımız dediği ağaçlar tüm direnişlerine rağmen gözlerinin önünde bir kaç saat içinde kepçeyle kesildi. Bütün gün Yırca'dan gelen haberleri okudukça, fotoğrafları gördükçe utandım, kahroldum, boğazımda bir yumruyla dolaştım. Sevdiğim bir arkadaşımın dediği gibi biz hiç bir şeyden ölmezsek bile kahırdan ölcez sonunda. Hiç bir şey yapamamanın çaresizliğiyle, fotoğraflara bakıp bu resmi çizdim. İçimdeki acı geçti mi ya da boğazımdaki o yumru derseniz, cevabı belli!.. Kimbilir, belki de bir ağaca sarılsam geçer.